Ağlayan Laleler Kitap Özeti (Dr.Rıza Gaffari)

Yerli Kitap Özetleri

Roman Adı: Ağlayan Laleler (İranlı Bir Muhalifin Anıları)

Yazar: Dr. Rıza Gaffari

Konusu : İran’da Humeyni İslami devrimi sonrasında ülkedeki karanlık dönemi işlemektedir. Humeyni islami yönetim adı altında demokrasi ve özgürlük adına her şeyi yasaklamıştır. Toplu infazlar, tecavüzler, işkenceler sıradan bir almıştır. Bu karanlık dönemde yaşanan dillere destan bir direniş hikayesi işlenmektedir. (Romanda anlatılan hikaye ve kişiler gerçektir)

Ağlayan Laleler Özeti

İran Halkı 1979 senesinde Şah rejimine karşı ayaklanmış ve demokrasi talepleriyle sokaklara dökülmüştür. Özgürlük ve demokrasi arzusuyla büyük mücadeleler yürütülmesine rağmen iktidar demokrasi güçleri tarafından değil İmam Humeyni önderliğindeki İslamcı güçler tarafından ele geçirilmiştir. Onlar daha hazır ve daha örgütlü oldukları için bu siyasal kargaşadan yararlanmış ve iktidara uzanmıştır. İran solunun dağınık ve parçalı oluşu ve İran’ın güçlü İslami geleneği bu süreci hazırlamıştır. Buna Humeyni ve İslamcıların süreci iyi kullanarak halkın büyük bir kısmını peşinden sürüklemeyi başarmasını da ekleyebiliriz. Tarihte pek çok kez yaşandığı gibi din ile kitleleri uyutup onları peşine takmak daha kolay olmaktadır.

Humeyni iktidarı alır almaz kanlı ve karanlık bir sürecin kapısı aralandı. Demokrasi ve özgür düşünceye dair her şey yasaklandı. Muhalif olan her kişi ve örgüt cadı avı kapsamında boğulmak istendi. Yüz binlerce insan cezaevlerine dolduruldu. O dönemde cezaevleri tam anlamıyla işkence haneydi. Toplu infazlar gerçekleştiriliyordu. Bir seferde 200-300 insan kafalarına sıkılan kurşunlarla katlediliyor ve toplu mezarlara gömülüyordu. Pek çok insan işkencelerde öldürülüyor, kimileri ise işkencelerde dayanamayıp olmayan suçlarını itiraf ediyordu. Bir de bu itiraflar canlı yayında yayınlanıyordu.

Bu karanlık ve vahşi politik ortamdan etkilenenlerden biriside Miran’dı. İran Devrim Muhafızları ( Humeyni’nin polis gücü) tarafından gözaltına alındı ve daha ilk andan itibaren kaba dayak ve işkenceye maruz kaldı. Günlerce işkencelerden geçirildi. Hangi örgüte bağlı olduğu soruluyordu, gizli bilgiler ve şifreler isteniyordu. Hiç bir örgüte üye olmadığını söyleyen Miran ağır işkencelerden geçiriliyordu. Her seferinde gözleri bağlanıyor işkence seansları yapılıyor ve ayakta duramayacak bir hale gelene kadar dövülüyordu. Ardından işkencecilerin kollarında kaldığı hücreye bırakılıyordu. (Ağlayan Laleler Roman Özeti)

Onu tutukladıktan sonra Evin’e getirmişlerdi. Evin Hapishanesi yazarın kendi deyimiyle işkence evi’dir. Tutuklanmak işkencelerin bittiği anlamına gelmiyordu. Sadece işkenceciler ve işkencenin yapıldığı mekan değişmişti. Burada da akıl almaz vahşetler yaşandı.

Miran Devrim Muhafızlar tarafından ilk yakalandığında çok aktif bir militan değildi. Asıl daha politik ve bilinçli olan erkek kardeşiydi. Fakat yapılan zulüm ve işkenceler Miran’ı içeride bilinçlendirdi. O üstüne atılan hiç bir suçlamayı kabul etmedi. Gerçekten bir örgüte üye değildi. Ama öylesine direnmiş ve öyle çelikten bir irade göstermişti ki böyle bir insan ya üst düzey bir militan ya da gerçek bir suçsuz olabilirdi. Asıl suçlu olan ülkeyi orta çağ karanlığına götüren yobazlardı. Gözaltına aldıkları bakire kadınları öldürmeden önce tecavüz ederlerdi. Onların düşüncesine göre Allah’ın huzuruna bakire çıkmak günahtı. İslami mahkemeler adı altında insanları düzmece yargılamalarla cezaevlerine doldurdular. Tabi işkence ya da sokak ortasında öldürülmeyecek kadar şanlı olanlardı onlar.

Kanlı ve karanlık yıllar büyük eziyetler çektirdi İran halklarına. Fakat tarihin her döneminde olduğu gibi zulmün olduğu yerde direniş de olacaktı. Özellikle cezaevlerinde süren direniş efsanevi bir hal aldı ve dışarısını da etkiledi. Humeyni rejimi gerek uluslararası baskı ve gerekse direnişin etkisiyle bazı reformlar yapmak zorunda kaldı. İçeride politik mahkumlar dışarıda aileleri ve demokrasi güçleri kampanyalar yapıp bazı haklar elde ettiler.(Ağlayan Laleler Kitabının Özeti)

Artık mahkumlar aileleriyle görüşebiliyordu. Bazı durumlarda izin alan mahkumlar evlerine gidip gelebiliyordu. Bu durumda özgürlüğe kaçış fırsatı doğmuştu. 10 yıl içeride kalan , sürekli eziyet gören Miran Evine gittiğinde bir yabancı gibi hissetti kendini. Dışarıdaki hayata alışamayacağına dair kaygıları vardı. Her şeye rağmen özgürlük büyük bir tutkuydu onun için. Bir plan yaptı ve Tahran’dan doğru Türkiye sınırında bir kasabaya gideceklerdi ailesiyle birlikte.  Ailesinin bile haberi yoktu bu plandan. (Ağlayan Laleler Özet)

Çok büyük bir risk alarak kaçış yolculuğuna çıktılar. Sınırdan Türkiye’ye geçerken Kürtlerden yardım aldılar. O bölgede oturan Kürt halkı aynı dönemde Türk Devletinin yoğun baskı ve saldırılarıyla karşılaşıyordu. Köyler yakılıyor ve insanlar tutuklanıyordu. Sınırın bu tarafı ne kadar karanlık bir dönem yaşıyorsa diğer tarafı da o denli karanlıktı. 1980 ‘lerin başıydı ve Türkiye’de de askeri darbenin ilk yıllarıydı. Ama Miran bu riski göze almalıydı. Sonunda büyük badireler atlatıp Türkiye’ye geçtiler. Orada İstanbul ardından Ankara’ya geçtiler. Miran burada yoldaşlarıyla temas kurdu. Kalacak bir ev buldular. Bir süre sonra ayarladıkları yeni evraklarla İngiltere’ye uçacaklardı. İran’da her şeye rağmen yakılan direniş ateşi farklı şehirlerde ve farklı cezaevlerinde yanmaya devam ediyordu.

Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör